KASTEN ÖLDÜRME SUÇU NEDİR? KANUNDA NASIL DÜZENLENMİŞTİR? NİTELİKLİ HALLERİ NELERDİR?
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nın HAYATA KARŞI SUÇLAR başlığının altında düzenlenmiştir
TCK md. 81 “(1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” demektedir. Bu maddeye göre suç ile korunan hukuki değer kişilerin yaşam hakkıdır.
TCK md.81’de kasten öldürme suçunun temel şekli düzenlenmişken suçun nitelikli hali TCK md.82’de düzenlenmiştir. Kasten öldürme suçunun temel halinin cezası müebbet hapis cezası iken, aşağıda saydığımız nitelikli haller ile gerçekleşmesi halinde cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Kasten öldürme suçunun faili ve mağduru kimler olabilir?
Kasten öldürme suçunun faili sağ doğmuş olan ve tabi ki yaşayan bir kişinin yaşamına bilerek ve isteyerek son veren kişidir. Açıkladığımız üzere mağdur ya da maktül diyebilmemiz için de kişinin sağ olarak doğmuş ve yaşıyor olması gerekmektedir. Öyle ki anne karnındaki bebeğe müdahale edilerek ölmesine sebep olunması halinde de kasten adam öldürme suçu oluşmuş olmaz.
TCK md.82’ye göre Nitelikli haller;
MADDE 82 – (1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Kasten Öldürme Suçunun Nitelikli hallerini Yargıtay Kararlarını da göz önünde bulundurarak tek tek değerlendirecek olursak;
- TASARLAYARAK KASTEN ADAM ÖLDÜRME; yerleşik yargısal kararlarda
kabul edildiği üzere, tasarlama; ani kast türünün dışındadır ve düşünce kastına girmektedir. Tasarlamanın hukuki niteliği öğretide tartışmalıdır ancak bu konuda istikrar kazanmış Yargıtay uygulamalarına göre, tasarlamadan bahsedilebilmek için;
- Fail bir kimsenin hayat hakkı veya vücut bütünlüğüne karşı eylemde bulunmaya sakince ve şartsız olarak karar vermeli,
- Fail, planladığı öldürme suçunu icra etmeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı sakinliğe rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlamalı,
- Ve son olarak fail gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş bir kurgu dâhilinde icra etmelidir.
Yani “Tasarlamadan” bahsedebilmek için fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sakince düşünebilmeye yetecek kadar süre geçmelidir. Fail süre geçmesine rağmen, düşünmesine, değerlendirmesine ve sakinleşmesine fırsat olmasına rağmen suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Bu durumlarda tasarlama vardır denilebilir.
Ancak dikkat edilmelidir ki, fail suçu işlemekten vazgeçerse ve akabinde tekrarla bir başka nedenle ve başka bir ani kararla eylemi gerçekleştirirse tasarlamadan söz etmek mümkün değildir. Suç kararı ile eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı da değerlendirmede oldukça önemlidir.
“T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı”
“…Yerel mahkeme kararında da belirtildiği üzere; maktulün ve sanığın aralarında husumet bulunduğu, kasten öldürme eyleminin de bu husumetten kaynaklandığı sabit ise de, dosya içerisinde sanığın maktulü öldürmeye sebatla ve şartsız olarak ne zaman karar verip bu yönde bir plan yaptığı, ulaştığı ruhi sükûnete rağmen öldürme kararından vazgeçmeyerek bu amaçla tabanca edinerek olay öncesinde maktulün evinin bulunduğu mahalleye geldiği, olay tarihinde de maktulü takip ederek öldürdüğü hususunda, tasarlamanın varlığını ispat edecek nitelikte, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmamaktadır.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Haksız tahrik” başlıklı 29. maddesine göre; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir”.
Tasarlayarak Adam Öldürme Suçunda Haksız Tahrik
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu “Haksız tahrik” başlıklı 29. md;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir”.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 09.03.2015 tarihli, 2014/4839 E. ve 2015/1314 K. sayılı kararında;
“Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık .. ile .. bu suç tarihinde evli oldukları, müşterek çocukları bulunduğu, .. evlilik birliği sona ermemiş olmasına rağmen sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek komşuları olan .. ile telefonla görüşmeye başladığı, daha sonra birkaç kez baş başa da görüştükleri, durumu öğrenen sanığın tasarlayarak ..’ın kullandığı araca tüfekle ateş ederek öldürmeye teşebbüs ettiği olayda; sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle TCK 29. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi…” hukuka aykırı bulunmuştur.”
- CANAVARCA HİSLE VEYA EZİYET ÇEKTİREREK KASTEN ADAM
ÖLDÜRME, Yargıtay, “canavarca hisle” öldürmeyi” “sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürmek” şeklinde örneklendirmekteyken, “eziyet çektirerek öldürmeyi” ise “öldürme eyleminden önce öldürülecek olana karşı azap ve işkence yapmayı hedef tutan, ölümü meydana getirmek bakımından zorunlu olmayan vahşice davranışlarda bulunmak” şeklinde tanımlamaktadır. Ayrıca, Yargıtay her iki nitelikli hal bakımından “sadist bir duygu ve düşüncenin” fiile hakim olduğunu ifade etmektedir.
- YANGIN, SU BASKINI, TAHRİP, BATIRMA VEYA BOMBALAMA YA DA NÜKLEER, BİYOLOJİK VEYA KİMYASAL SİLAH KULLANMAK SURETİYLE KASTEN ADAM ÖLDÜRME;
Failin yangın çıkartmak suretiyle, ya da mağdura bomba atmak suretiyle ve kanunda sayılı diğer eylemleri gerçekleştirerek bir kimseyi öldürmesi halinde, fail kasten öldürme suçunun nitelikli hali ile cezalandırılır.
- ÜSTSOY VEYA ALTSOYDAN BİRİNE YA DA EŞ, BOŞANDIĞI EŞ VEYA
KARDEŞE KARŞI, kanunun 82/d maddesinde düzenlenen bu nitelikli hal kasten öldürme eyleminin belli kısım akrabalık ilişkileri olan kişilere karşı gerçekleştirilmesi halini düzenler. Altsoy ve üstsoydan kastedilen, kan akrabalığı ile oluşan ilişkidir. Yani, altsoy olarak çocuklar, torunlar, torunların çocukları vs., üstsoy olarak anne, baba, büyükanne, büyükbaba vs. kabul edilmektedir. Eş ise, resmi nikahlı olarak evli olduğu kişi olarak tanımlanmaktadır. Yani kişinin birlikte yaşadığı kişi ya da imam nikahlı olduğu kişi bu kapsamda değerlendirilmez.
- ÇOCUĞA YA DA BEDEN VEYA RUH BAKIMINDAN KENDİSİNİ SAVUNAMAYACAK DURUMDA BULUNAN KİŞİYE KARŞI KASTEN ÖLDÜRME SUÇU, Yargıtay bu nitelikli hali değerlendirirken çoğu kararında , Beden ve Ruh Bakımından Kendini Savunmayacak Durumda Bulunma halininAdli Tıp Kurumu raporu alınarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Çocuklar da, yetişkinlere göre daha güçsüz, tecrübesiz oldukları için daha savunmasız oldukları şüphesizdir.
- KADINA KARŞI KASTEN ÖLDÜRME SUÇU; Kanunun bu maddesi ile, eşi ya da boşandığı eşi olmayan herhangi bir kadını öldüren failinde nitelikli kasten adam öldürme suçundan cezalandırılacağı değerlendirilmiştir. Kadınların genel olarak, fiziksel, bedensel özellikleri bakımından karşı cinse karşı daha güçsüz olduğu da tartışmasızdır.
- KİŞİNİN YERİNE GETİRDİĞİ KAMU GÖREVİ NEDENİYLE KASTEN ÖLDÜRME SUÇU; Suçun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için kasten adam öldürme suçunun kamu görevlisinin görevinden dolayı işlenmesi gerekir. Yani kamu görevlisinin görevi ile ilgili olmayan başkaca bir nedenden dolayı öldürülmesi halinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. Kamu görevlisi atanmış yada seçilmiş olabilir. Dolayısıyla, bir davanın tanıkları dahi somut olaya göre kamu görevlisi sayılabilmektedir.
- BİR SUÇU GİZLEMEK, DELİLLERİNİ ORTADAN KALDIRMAK VEYA İŞLENMESİNİ KOLAYLAŞTIRMAK YA DA YAKALANMAMAK AMACIYLA KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇU, İşlenmiş bir suçun delillerini ortadan kaldırmak veya söz konusu suçu gizlemek için adam öldürmek bu suçun nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Söz konusu suçun işlenmesini kolaylaştırmak ya da sonrasında yakalanmamak, ihbar edilmemek amacıyla vs suçu bilen bir kimsenin öldürülmesi bu madde kapsamında cezalandırılacaktır.
- BİR SUÇU İŞLEYEMEMEKTEN DOLAYI DUYDUĞU İNFİALLE KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇU, Fail bu durumdakasten işlemeyi planladığı bir suçu işleyemediği için öfke duymaktadır. İşlemeyi planladığı suçu işleyemediği için duyduğu kızgınlık içerisinde birini öldüren kişi bu madde kapsamında değerlendirilir. Örneğin hırsızlık yapmak için girdiği bir dükkanda, çalışanın polise gizlice haber vermesi ve polis aracının sesini duyması ile kaçarken çalışanı öldüren kişi için bu madde hükmü uygulanabilecektir. Burada haksız tahrikten bahsetmek mümkün değildir.
- KAN GÜTME SAİKİYLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU, söz konusu madde hükmünün uygulanabilmesi için adam öldürme eyleminden önce başka bir öldürme eyleminin meydana gelmiş olması gerekmektedir. Yani failin kana kan düşüncesi ile hareket etmesini sağlayacak başka bir öldürme eyleminin olması gerekir. Burada fail bir deyimle, kendi yakınını daha önce öldüren kişiyi öldürerek kendi adaletini sağlamayı düşünmektedir. Bu da toplum açısından oldukça tehlikeli bir durumdur.
Yargıtaya göre Kan Gütme Saikiyle Adam Öldürme suçunun oluşması için;
- Söz konusu adam öldürme eylemine neden olan önceki olay, ölümle sonuçlanmış olmalıdır.
- Fail, önceki suçun failini veya onun mensubu bulunduğu grup ya da aileden birisini, öç alma duygusuyla ve bir görev bilinciyle öldürmelidir.
- İlk öldürülen kişi ile ikinci öldürme suçunun faili arasında kan bağı şart değildir. Yani akrabası olması şart değildir. Ancak, sonraki suçun sadece kan gütme saikiyle işlenmesi yeterlidir.
- İlk öldürme olayıyla ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre geçmeli, bu süre içinde fail, ilk öldürme olayından duyduğu her türlü acı, kızgınlık ve öfkeden arınarak geleneklerin etkisiyle bir görevi yerine getirme istek ve bilinciyle harekete etmelidir.
- TÖRE SAİKİYLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU; Genellikle namus cinayeti kavramıyla da karşımıza çıkar. Fail töre saikiyle adam öldürme suçunu işlerken, mağdurun töreye aykırı hareket ettiğini düşünür. Bu sebeple de töre kuralları gereği mağdurun infaz edilmesi, hayatına son verilmesi gerektiği düşüncesiyle hareket edilir. Haliyle töre saikiyle kasten adam öldürme suçunda TCK md. 29’da düzenlenen HAKSIZ TAHRİK HÜKÜMLERİ UYGULANMAZ. Töre saikiyle işlenen bu suçlarda, genellikle bireysel olarak karar alınmaz. Bu kararların alınmasında o kişinin mesubu olduğu aşiretin, ailenin, grubun etkisi çoktur.
TCK md. 83 Kasten Öldürme Suçunun İhmali davranışla işlenmesi halini düzenlemektedir.
TCK md. 83– (1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.
Yani kanun metnin de anlaşılacağı üzere ihmali davranışla birinin ölümüne neden olan fail kasten adam öldürme suçu nedeniyle cezalandırılabilir. Bunun için de ihmali davranışın icrai davranışa eş değer olması gerekmektedir.
Örneğin trafik kazasında bir kişiye çarparak yaralayan kişi ambulans çağırmak yerine olay yerinden kaçarsa ve olay yaralı kişinin ölümü ile sonuçlanırsa kişi ihmali davranışla bir kimsenin ölümüne sebep olduğu için bu suç ile cezalandırılabilmektedir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.