Uğur Hukuk Bürosu | Alanya Avukat ve Hukuk | Uğur Hukuk ve Danışmanlık Bürosu https://uguralanyaavukat.com Alanya Avukat ve Hukuk | Uğur Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Thu, 21 Nov 2024 13:44:03 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 https://uguralanyaavukat.com/wp-content/uploads/2023/01/ugur-fav-85x85.png Uğur Hukuk Bürosu | Alanya Avukat ve Hukuk | Uğur Hukuk ve Danışmanlık Bürosu https://uguralanyaavukat.com 32 32 Kıdem Tazminatı Nedir? https://uguralanyaavukat.com/kidem-tazminati-nedir/ https://uguralanyaavukat.com/kidem-tazminati-nedir/#respond Tue, 03 Jan 2023 09:51:41 +0000 https://uguralanyaavukat.com/?p=695 İşçileri ilgilendiren en önemli konulardan biri de kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı işine son verilmiş çalışanlar için önemli bir güvencedir. Kıdem tazminatı, İşveren bünyesinde çalışan bir işçinin 4857 sayılı iş kanunu kapsamında iş akdi sonlandırıldığında veya kanunda belirtilen istisnai koşullar sebebiyle (askerlik, evlilik vb.) işten ayrılması durumunda çalıştığı süre boyunca verdikleri emeğin karşılığı olarak işverenden talep edebileceği tazminattır. İşçi çalıştığı her yıl bir maaşı kadar tazminat alır. Fakat işçinin kıdem tazminatını alabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekmektedir.

1)4857 sayılı İş Kanunu’na göre İşçi olmak. Söz konusu kanuna göre iş sözleşmesi ile bir işverenin işyerinde çalışan kişiy işçi denilmektedir. İş sözleşmesinin yazılı veya sözlü yapılmış olması bir önem fark etmemektedir. 4857 sayılı kanunun 14. Maddesinde bu kanun kapsamı dışında kalan işçiler sayılmıştır. Bunlar;

  • Deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar,
  • 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
  • Bir ailenin üyeleri ve 3’üncü dereceye kadar (3’üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde çalışanlar,
  • Ev hizmetlerinde çalışanlar,
  • Çıraklar,
  • Sporcular,
  • Rehabilite edilenler,
  • Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu’nun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışanlar.

Yukarıda sayılı olan çalışanlar bu kanun kapsamında işçi sayılmadıkları için kıdem tazminatı almaya hak kazanamazlar.

2) Diğer şartımız ise bir yıl çalışma şartıdır. Aynı işveren kapsamında kesintisiz olarak en az bir yıl çalışmış olan işçiler Kıdem tazminatı almaya hak kazanırlar. Bu bir yıla işçi ve işveren arasında geçen deneme süresi de dahildir.

3) İşçi ve işveren arasında yapılan iş sözleşmesi belirsiz süreli olmalıdır veya belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmede öngörülen süre bir yıldan fazla ve geçen bir yılın ardından sözleşme süresi dolmadan iş akdi sonlandırılmış ise de işçi kıdem tazminatı alabilir. Fakat belirli süreli iş sözleşmelerinde işçi süre bitiminde kıdem tazminatı talep edemez. 

4) İş akdinin feshinden itibaren 5 yıl geçmemiş olmalıdır. Beş yılın sonunda zamanaşımına uğrayacaktır.

5) İş sözleşmesi işçi tarafından haklı nedenlerle veya işveren tarafından haksız nedenlerle feshedilmiş olmalıdır. 

Yukarıda sayılan şartlara ek olarak aşağıda ki durumlarda da işçi kıdem tazminatına hak kazanır;

  • İşverenin, çalışanın ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış sebepleri haricinde bir nedenle sözleşmesini feshetmesi,
  • Çalışanın, sağlık, iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık ya da işin durması vs. nedenlerle sözleşmesini feshetmesi,
  • Askerlik görevi nedeniyle işten ayrılma,
  • Kadınların evlenmesi durumunda (1 sene içinde) işten ayrılması,
  • Emeklilik hakkını kazanıp ya da bu kapsamda yaş dışında 15 yıllık sigortalılık sigortalılık süresi ve 3600 prim gününün doldurulması sebebi ile işten ayrılma,
  • Çalışanın vefat etmesi (yakınlarına ödenir)

Kıdem tazminatının hesaplanması

İşçiye çalıştığı her yıl için 30 günlük brüt ücreti tutarında tazminat ödenir. Tazminat tutarı giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplanır ve çalışılan yıl ile çarpılarak miktar bulunulur. (Giydirilmiş brüt ücret; Çalışana verilen aylık çıplak ücrete, ikramiye, prim, yol, yemek, vb. ödemelerin eklenmesiyle bulunan ücrettir.)

Kıdem tazminatı tavan tutarı nedir? 

Sene de iki kere Ocak-Haziran ve Temmuz-Aralık olmak üzere Hazine Maliye bakanlığı tarafından kıdem tazminatı tavan tutarı belirlenir. 2020 yılında ilk yarıda belirlenen tutar 6130 TL ilken ikinci yarı da 7117 TL olmuştur. Yani işçi bu tutarların üzerinde bir miktarda maaş alıyorsa kıdem tazminatının belirleneceği aylık ücret 2020 Temmuz-Aralık ayı için en fazla 7.117 TL üzerinden hesaplanabilir.

]]>
https://uguralanyaavukat.com/kidem-tazminati-nedir/feed/ 0
Arabuluculuk Yolu İle Çözüme Kavuşturulacak Uyuşmazlık Konuları Artıyor https://uguralanyaavukat.com/arabuluculuk-yolu-ile-cozume-kavusturulacak-uyusmazlik-konulari-artiyor/ https://uguralanyaavukat.com/arabuluculuk-yolu-ile-cozume-kavusturulacak-uyusmazlik-konulari-artiyor/#respond Tue, 03 Jan 2023 09:45:48 +0000 https://uguralanyaavukat.com/?p=692 1. Tüketici Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Dava Şartı Haline Geldi.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’u (‘’HUAK’’) ; üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek özel hukuk uyuşmazlıklarında, yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulabilmesinin mümkün olduğu düzenlemiştir. Bu bağlamda; önce İş Hukuk’u uyuşmazlıkları, sonrasında 01.01.2019 tarihi itibariyle Ticaret Hukuku’ndan doğan uyuşmazlıklarda arabuluculuk dava şartı haline gelmiştir.

Bir süredir yasalaşmasını beklediğimiz tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk kurumu ise; 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren, 28.07.2020 tarihli 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile dava şartı haline getirilmiştir. Bu bağlamda 28.07.2020 tarihinden itibaren Tüketici Mahkemeleri’nde açılacak olan davalarda arabuluculuk kurumuna başvuru zorunludur.

2. Tüketici Uyuşmazlıklarının Arabuluculuk Yolu İle Çözümü Hangi Avantajları Sağlayacak?

Yargılama sürelerinin uzun sürmesi, yargının iş yükünün hafifletilmesi gibi temel nedenlerin yanında yargı dışı olarak sayılan ve alternatif çözüm yolu olarak adlandırılan arabuluculuk kurumu, daha ucuz daha kısa süreli ve taraflar arasındaki ilişkilerin devamını sağlayabilecek bir zemin hazırladığı için dostane ve barışçıldır.

Özellikle sosyal ve ekonomik olarak pandemi sürecinin etkilerinin önemli ölçüde hissedildiği bugünlerde yargısal faaliyetlerin bir kısmı uzun süre ertelendiği için, adliyelelerdeki ve diğer yargı mercilerindeki iş yükü fazlalaşmıştır. Bunun yanı sıra, bu sürecin içinde hem maddi hem de manevi olarak zedelenen tarafların bir de yargısal olarak içinde oldukları veya olacakları süreçlerin zorlayıcılığı taraflar açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Tüketici uyuşmazlıklarında ise arabuluculuk sürecinin tüketiciler için tamamen ücretsiz olması ve tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücretinin ise arabuluculuk sürecinin anlaşma veya anlaşmama ile sonuçlanmasından bağımsız olarak Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olması önemli bir avantaj sağlayacaktır.

3. Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuğun Kapsamında Neler Var?

Tüketici uyuşmazlıklarına ilişkin dava şartı arabuluculuk düzenlemesinde; Tüketici Hakem Heyetleri’nin görevi kapsamında olan, tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıklar dışında kalan ve doğrudan Tüketici Mahkemeleri’nde açılan davalar, zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır.

Ancak eğer tüketiciler, Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurmadan tüketici işlemleri ile ilgili icra takibi başlatmışsa, bu takdirde açılacak olan itirazın iptali davaları rakam fark etmeksizin doğrudan Tüketici Mahkemeleri’nde davaya konu olabileceği için dava şartı arabuluculuk kapsamında yer alacaktır.

Bu bağlamda belirtmek isteriz ki tüketici uyuşmazlıklarının tanımı ve tarafları oldukça geniş bir yelpazede yer alır.

Zira Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 3. maddesinde de tüketici işlemi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

‘’Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi’’

Diye ifade edilmiştir.

Bu geniş tanımlama dolayısıyla da Tüketici Mahkemeleri’nin iş yükü gün geçtikçe artmaktadır. İş yükünün artması da yargılama sürelerinin uzamasına sebep olmaktadır. Tüketici Mahkemeleri’nde görülmekte olan davaların 3 ile 8 sene aralığında görülmesi söz konusudur. Arabuluculuk kurumu ile taraflar aralarındaki uyuşmazlığı 2 ile 8 hafta aralığında çözüme kavuşturabilme imkanına sahiptir.

4. Arabuluculuk Görüşmelerinde Her İki Tarafında Menfaati Gözetilecek.

Her biri ayrı bir uzmanlık konusu oluşturmaya elverişli tüketici uyuşmazlıklarının uzmanlık alanlarına göre belirlenerek dava şartı arabuluculuk yolu ile çözülmesi ise uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesinin önünü açacaktır.  Bunun yanı sıra arabuluculuk müzakere süreci yürütülürken, tarafların uzman görüşüne ihtiyaç duyması halinde arabulucu, konu ile ilgili uzmanları müzakere sürecine katma serbestisine de sahiptir.

Tüm bunların yanı sıra arabuluculuk kurumunun en önemli özelliği gizlilik esasının korunmasıdır. Pek çok uyuşmazlıkta söz konusu olduğu gibi tüketici uyuşmazlıklarında da gizlilik unsuru ön plandadır. Nasıl ki ticari bir uyuşmazlıkta taraflar, aralarındaki ticari ilişkiye dair birtakım hususların gizli kalması amacıyla arabuluculuk yoluna başvuruyor ise hasta ile hekim arasında söz konusu olabilecek bir tıbbi malpraktis davasında da  gerek hastanın sırları gerekse de hekimin ve çalıştığı kurumun mesleki itibarı önem arz edecektir ve taraflar arabuluculuk kurumu ile gizlilik esası korunarak uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturabilecektir.

Ayrıca arabuluculuk süreci yürütülürken emredici hükümlerle bağlı olunmadığı gibi taraflar kendi menfaatlerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak başka bir çözüm yolu üretme imkanına dahi sahip olabileceklerdir. Bu aşamada taraf vekillerinin de üstleneceği roller önem arz edecektir. Bu sebeple taraf vekilleri, arabuluculuk müzakereleri yürütülürken müvekkillerinin taleplerini doğru bir şekilde masaya yatırmalı ve ayrıca arabulucu ile müzakereler sürecinde iletişim halinde kalmalıdır.

5. Tüketici Uyuşmazlıkları Bağlamında Malpraktis Davaları:

Tüketici uyuşmazlıklarının da dava şartı haline gelmesinin ardından yukarıda da belirttiğimiz üzere, Tüketici Mahkemeleri’nde görülecek olan tüm davalar dava şartı arabuluculuk kapsamındadır. Bu vesileyle özellikle sağlık hukuku alanında önem arz eden ‘’tıbbi malpraktis uyuşmazlıkları’’ da dava şartı arabuluculuk kapsamında değerlendirilecektir. Tıbbi malpraktis davalarınının konusunu başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının belli sebepler sonucunda ortaya çıkan uygulama hatası olarak tanımlayabiliriz. İlgili davaların büyük bir kısmı ise Tüketici Mahkemeleri’nde görülmekte olup yukarıda da değindiğimiz sebepler dolayısıyla oldukça uzun bir yargılama süreci sonrasında çözüme kavuşmaktadır.

Ancak konu sağlık olduğunda tarafların sadece maddi değil manevi çıkarları da oldukça önemlidir ve bu tip davalarda sonuç ne olursa olsun; bazen taraflar içsel olarak huzura kavuşamayacaktır. Bu durumda tarafların kendi çözümlerini üretme imkânı bulduğu, yüz yüze görüşebildiği, gizlilik esasının korunduğu ve bağımsız ve tarafsız arabulucular tarafından tamamen iradi olarak yürütülen arabuluculuk kurumu ile menfaatlerine daha uygun sonuçlar elde edebilecekleri aşikardır.

Özellikle içinden geçmekte olduğumuz salgın günlerinde; Sağlık Hukuk’u açısından da uyuşmazlıkların ortaya çıkacağını öngörmekteyiz. Bu nedenle arabuluculuk yolunun sadece dava şartı olarak değil; ihtiyari olarak da uygulanabilme sininin söz konusu olduğunu hatırlatmak önem arz etmektedir.

6. Sonuç:

Arabuluculuk kurumu gerek İş Hukuk’u gerekse Ticaret Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava şartı olarak yasalaşmasının ardından başarılı sonuçlar elde etmiştir ve bu başarılar her geçen gün artmaktadır. Bu vesileyle Tüketici Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda da, dava şartı arabuluculuk ile yukarıda belirttiğimiz esaslar çerçevesinde başarılar elde edileceğini öngörmekteyiz.

Bunun yanı sıra; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’u (‘’HUAK’’) gereğince; üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek her özel hukuk uyuşmazlığı halihazırda arabuluculuk yoluna uygundur. Bu sebeple; özellikle içinde olduğumuz süreçte arabuluculuk yolunun pek çok uyuşmazlığın çözümüne çare olabileceğine de inanmaktayız.

]]>
https://uguralanyaavukat.com/arabuluculuk-yolu-ile-cozume-kavusturulacak-uyusmazlik-konulari-artiyor/feed/ 0
Davalar ve Avukatlara Noterden Verilen Vekaletname https://uguralanyaavukat.com/davalar-ve-avukatlara-noterden-verilen-vekaletname/ https://uguralanyaavukat.com/davalar-ve-avukatlara-noterden-verilen-vekaletname/#respond Tue, 03 Jan 2023 09:42:19 +0000 https://uguralanyaavukat.com/?p=689 Bir kişinin diğer bir kişiyi kendi adına hareket edebilmesi için yazılı şekilde yetkilendirmesine vekâletname adı verilir. Bu vekâlet genel olabileceği gibi sınırlı da olabilir. Ayrıca süre açısından da sınırlandırabilir. Vekâletin gerekli olduğu birtakım durumlar vardır. Bunlardan birisi de kişinin avukatına vekâletname çıkartmasıdır.

Kişilerin avukat tutması için gerekli şartlardan ilki avukatla karşılıklı olarak bir sözleşme imzalaması olur. Bu aşama tamamlandıktan sonra noter aracılığıyla bir vekâletname çıkartılabilir.

Toplamda iki çeşit vekâlet bulunmaktadır. Bunlardan birisi şahsi vekâlet, diğeri de avukat vekâletidir. Avukat vekâleti eğer yurtiçinde çıkartılacaksa noter huzurunda yapılması gereken bir işlemdir. Yurtdışında bulunan vatandaşlar konsolosluk aracılığı ile bu işlemi yapabilirler. Çünkü konsolosluktan çıkartılacak vekâlet noterle aynı değeri taşımaktadır.

Kişi avukatına vekâlet vereceği zaman avukatın adı, soyadı ve T.C. kimlik numarasını belirtmesi gerekir. Bunun haricinde vekâleti verecek olan kişinin nüfus cüzdanı yeterli olacaktır. Boşanma davalarında farklı belgelere de ihtiyaç duyulmaktadır.

Vekâletin geçerli olması için kişi eğer boşanma davasında vekâlet verecekse, bunu kesinlikle notere belirtmesi gerekir. Bu belgelerin yanı sıra kişiden vesikalık fotoğraf istenecektir. Ayrıca işlemi yapabilmek için T.C. numarası yazan nüfus cüzdanı yerine varsa ehliyet kullanmak da mümkündür.

Eğer avukata bir vekâlet verilmişse, bu belge istenildiği takdirde kişi tarafından geri alınabilir. Ancak bunun için yapılması gereken işlem yine noter aracılığıyla olacaktır. Kişinin noterden bir azil belgesi düzenletmesi gerekmektedir.

Noter tarafından hazırlanmış ve tasdik edilmiş olan vekâletnameler eğer yurtiçinde kullanılacaksa başka bir onay veya işleme gerek yoktur. Eğer Türkiye’de hazırlanıp, yurtdışında kullanılacaksa ek olarak apostil işlemine gerek duyulur. Bu işlem belgenin diğer ülkelerde de geçerli olması için önemlidir. Aksi takdirde vekâletnamenin yurtdışında hiçbir hükmü olmaz.

Apostil işlemi noter tarafından vekâletname çıkartıldıktan sonra Türkiye makamları ya da yabancı konsolosluklar tarafından yapılabilir. Bu işlemi idari belgelerde vali, vali yardımcısı veya kaymakam yapabilir. Ağır ceza belgelerinin apostil işlemi ise Adli Kurul Başkanlıkları tarafından yapılmaktadır.

Vekâletnamenin yurtdışında kullanılacağı notere bildirilirse, apostil için noter tarafından hangi makama başvurulması gerektiği kişilere bildirilir.

]]>
https://uguralanyaavukat.com/davalar-ve-avukatlara-noterden-verilen-vekaletname/feed/ 0
Boşanma Davası ve Türleri https://uguralanyaavukat.com/bosanma-davasi-ve-turleri/ https://uguralanyaavukat.com/bosanma-davasi-ve-turleri/#respond Tue, 03 Jan 2023 09:36:07 +0000 https://uguralanyaavukat.com/?p=685 Boşanma davaları, aile mahkemelerinde diğer özel hukuk davalarından ayrı bir usul uygulanarak yürütülen bir dava türüdür.

Boşanma davası aile mahkemesinde açılabilmektedir. Eğer yaşanılan yerde aile mahkemesi yok ise, mevcut asliye hukuk mahkemesi dosyaya aile mahkemesi sıfatıyla bakar ve sonuçlandırır.

Boşanma davaları Türk Medeni Kanununa göre ikiye ayrılmaktadır. Bunlar: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanmadır.

Bunlardan ilki olan anlaşmalı boşanma davası: tarafların aralarında anlaşma sağlayarak Aile Mahkemesi huzurunda boşandığı dava türüdür. Boşanma protokolü ile birlikte 1 yılı doldurmuş evlilik süresi şartı aranmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında tarafların dava konusu olabilecek her hususta anlaşmaları şarttır. (nafaka hususu, tazminat hususu, velayet hususu vs). Tabi anlaşmalı boşanma davası sonucunda taraflar hızlı boşandığı gibi maddi yönden de daha az külfetli olmaktadır.

İkincisi ise çekişmeli boşanma davası: taraflardan biri eşini davalı göstererek vereceği dava dilekçesiyle davayı başlatmış olur. Bu dava türü anlaşmazlıklar sebebiyle daha uzun ve daha zahmetli olmaktadır. Mevcut yargı sisteminde yoğun şekilde davalar görüldüğünden yavaş ilerlemekte ve en az 1 yıl sürmektedir. Uzun ve zahmetli bir dava olması tarafları da psikolojik yönden olumsuz etkilemektedir.

Tabi bu en 1 yıl sürer dediğimizden kasıt mevcut mahkemedeki süredir. Mevcut mahkemeden çıkacak kararı taraflar bir üst mahkemeye yani Bölge Adliye Mahkemesine taşıdığında bu süre daha da uzamaktadır.

]]>
https://uguralanyaavukat.com/bosanma-davasi-ve-turleri/feed/ 0